Başarılı ağrı yönetimi, farmakolojik (ilaçlı) ve farmakolojik olmayan (ilaçsız) tedavileri kapsar. Bu özellikle kronik, nöropatik veya kalıcı ağrı için geçerlidir. Farmakolojik seçenekler ağrı ağrı yönetiminde temeli oluşturmakla birlikte, farmakolojik olmayan seçenekler de kapsamlı bir ağrı yönetiminde planının önemli bir parçasıdır.
Akupunktura baktığımızda ise, çoğu hayvanın iyi tolere ettiği, yan etkisi olmayan, güvenli farmakolojik olmayan bir tedavidir ve Veteriner hekimlikte ağrı kesici olarak kabul görmüştür. Aslında, Amerikan Hayvan Hastanesi Derneği, Amerikan Kedi Veteriner Hekimleri Derneği ve Dünya Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği tarafından yayınlanan ağrı yönetimi yönergeleri, akupunkturu, köpek ve kedilerde ağrı yönetimi (multimodal bir ağrı yönetimi rejimi) için güvenli bir yardımcı tedavi olarak onaylamaktadır.
Akupunktur ağrı tedavisinde tek başına, bağımsız olarak kullanılabilir veya geleneksel analjezi protokollerine entegre edilebilir. Yangısel, nöropatik, kanser ve viseral ağrı durumları üzerinde önemli analjezik etkileri vardır. Travmatik kas-iskelet ve nörolojik durumlardan ya da cerrahi işlemlerden kaynaklanan akut ağrının yanı sıra kronik omurilik ve kas-eklem ağrılarını da hafifletmeye yardımcı olmaktadır. Veteriner hekimlerin klinik olgu ve deneyimleri de akupunkturun ağrı kontrolünde etkinliğini kanıtlamaktadır.
AKUPUNKTUR NASIL ÇALIŞIR?
Akupunktur, vücuttaki nörovasküler demetler (sinir-damar ağı), kan pleksusları, sinir dallanma bölgeleri ve motor sonlanma plak bölgelerine karşılık gelen belirli noktaların uyarılmasıdır. Son çalışmalar, akupunkturun etkilerinin omurilik ve ondan çıkan dallar ile çevresel sinir seviyelerinde olmak üzere tüm sinir sistemi tarafından aracılık edildiğini göstermektedir. Akupunktur noktası uyarımıyla oluşan analjezinin nörofizyolojik etkileri arasında yanıt olarak endojen opioidlerin ve nörotransmiterlerin (örneğin endorfin / endomorfin, enkefalin, 5-hidroksitriptamin) salınması, inen ağrı önleyici yolun aktivasyonu ve inflamatuvar mediyatörlerin baskılanması (örneğin siklooksijenaz-2, interlökin-1β, interlökin-6 gibi) vardır. Akupunktur ayrıca mikro-travma ile ve damarların genişlemesine neden olarak lokal dolaşımın artmasına ve iyileşmenin hızlanmasına neden olur. Son bilimsel çalışmalar, akupunkturla nöropatik ağrılı hastalıklarda anahtar rol oynayan mikroglial aktivasyonun baskılandığını göstermektedir.
KLİNİK ETKİNLİK
Kontrolsüz çalışmalar, tek başına veya analjeziklerle birlikte akupunkturun, nörolojik ve kas-iskelet sistemi hastalıkları olan köpeklerde kronik ağrıyı azalttığı ve yaşam kalitesini iyileştirdiğini göstermektedir. Kalça displazisi olan köpeklerde yapılan kontrollü çalışmalarda, akupunktur noktalarına implante edilen altın implantların osteoartritik ağrıyı önemli ölçüde azalttığı gösterilmiştir. On yıllık bir takip çalışması, altın implant akupunkturun uzun süreli ağrı kesici etki sağladığını ortaya çıkarmıştır. Başka bir kontrollü çalışmada ne akupunktur ne de karprofen (non-steroid bir ağrı kesici) kalça displazisi olan köpeklerin yürüyüş analizinde plasebodan önemli ölçüde farklı olmamasına karşın yalnızca akupunktur kronik ağrı değerlendirme skorlarında bir düşüşle ilişkilendirilmiştir. Hemilaminektomi geçiren köpeklerde yapılan kontrollü kör bir çalışmada operasyon sonrasında kontrol grubuna göre akupunktur grubunda ağrı skorlarının önemli ölçüde daha düşük olduğu görülmüştür. Ovariohisterektomi (dişi kısırlaştırma) geçiren kedilerde ve mastektomi (memelerin cerrahi olarak alınması) yapılan köpeklerde de benzer sonuçlar bulunmuştur. Atlarda, kontrollü çalışmalar, akupunkturun sırt ağrısının tedavisinde etkili olduğunu göstermiştir. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, kronik laminitli atların bir hafta arayla iki seans akupunktur tedavisi aldıktan sonra akupunkturla iyileştiğini göstermiştir.
AKUPUNKTURDA UYARI YÖNTEMLERİ
Akupunktur noktaları sadece iğne batırılması, iğnenin elektrikle uyarılması yani elektroakupunktur (EA), noktalara bazı solüsyonların enjeksiyonu yapılarak uyarılması-aquapunktur (AQ), noktaların lazer ile uyarılması-lazer akupunktur (LA), ısıtılarak ve bazı inert maddelerin implantasyonu ile uyarılabilir. Her yöntem geleneksel olarak farklı bir amaca hizmet eder.
İğne akupunkturu, akupunktur noktalarına ince, steril iğnelerin sokulmasını içerir. Bu iğnelerin çap ve boyları hastanın türüne, büyüklüğüne ve uyarılacak akupunktur noktasına göre değişir. İğneler tipik olarak yaklaşık 10 ila 30 dakika yerinde bırakılır.
EA'da akupunktur noktaları iğnelerle 10 ila 30 dakika elektrik uygulanarak uyarılır. EA, diğer tekniklere göre daha derin ve uzun süreli analjezik etkilere sahiptir. Nevralji, sinir sistemi hasarı ve kalıcı ağrı için faydalıdır.
Aquapunktur ile, akupunktur noktalarına 0,1 ila 0,5 mL steril sıvılar (örn., serum fizyolojik, vitamin B12 gibi) enjekte edilir. Akupunktur noktası uyarımının etkisini uzatmak için yaygın olarak iğne akupunkturu veya elektroakupunktur'dan sonra kullanılır.
630 ila 960 nm arasında dalga boylarında laserler kullanılarak akupunktur noktalarının uyarılması olan lazer akupunktur, anti-inflamatuar ve ağrı kesici etkiler sağlar.
GÜVENLİK VE KONTRAENDİKASYONLAR
Hayvanlarda Akupunktur, lisanslı ve sertifikalı (CVA) veteriner hekimler tarafından doğru şekilde yapıldığında güvenlidir. Akupunktur sonrası küçük yan etkiler arasında yorgunluk, çok su içme, kas spazmı ve bazı iğne yerlerinde küçük kanamalar olabilir. Akupunktur iğneleri enfekte veya iltihaplı cilt, açık yaralar veya tümör ve kırık olan bölgelerine; hamile bir hayvanın karnının çevresinde veya erken doğuma katkıda bulunabilecek belirli noktalarda iğne batırılmamalıdır. Bazı akupunktur noktalarına derin iğne sokulması doğru değildir. Pıhtılaşma bozukluğu olan hastalarda akupunktur dikkatli kullanılmalı veya kaçınılmalıdır. Kalp hastalığı veya kalp pili olan hayvanlarda elektroakupunkturun göğüs bölgesinde uygulanmaması gerekir. Göz çevresinde akupunktur noktaları kullanılırken dikkatli olunması gerekir.
Özetle, yan etkiler için düşük risk ve akut ya da kronik ağrı için belirtilen faydalar göz önüne alındığında, akupunktur ağrı yönetiminde büyük bir rol oynamaktadır ve multimodal yaklaşımın bir parçası olarak klinik pratikte kullanılabilir.
Comments